"... Türklestirme ameliyesi, eklemlendigi her ideolojik yönlenimin tarihselliginde verili bulunan pozitif islevi ortadan kaldiriyor ve gerçeginin sadece kötü bir kopyasi olarak varkalmasini sagliyor. Ikincisi de, bu 'millilestirme' çabasinin sonucunda ortaya çikan 'ürün', hem kastedilen millî olusa hem de millilestirilen ögeye uzak kalip, sadece adiyla varolabildiginden Türkiye'deki hegemonik bütünün takviyesine katkida bulunuyor...... Ideolojileri "Türklestirme" çabasinin, 'yerlestirme' faaliyetiyle karistirilmamasi gerekir - yerlilik, sadece bir durumun, bakisin, tecessüsün adi olabilir, bunlara iliskin ideolojik bir tutumun degil. Kaldi ki, bir seyi yerli kilabilmek için, edimin nesnesindeki özgün ögeyi oldugu gibi korumak zorunludur. (...)... Islâmcilik da hizla bir Türk ideolojisi olarak evrilmis, Islâmciligin siyasal temsilcileri söylemsel itirazlarina ragmen, bu evrilmeyi engelleme yönünde ciddi hiçbir adim atmamislardir. Islâmcilik, Türkiye'nin tarihsel geriliginin çikmazlarina yönelik elestirel varolusuyla, bu geriligin sahiplenmesiyle sonuçlanan bir kapanmanin ideolojisi olarak varkolmayi seçmistir."